Satıcı (The Salesman) Film Analizi
Satıcı adlı film, İran’da orta sınıfa mensup entelektüel bir çiftin başına gelen travmatik bir olayı anlatmaktadır. Asghar Farhadi bu filmin senaryosunda Arthur Miller’ın “Satıcının Ölümü” adlı oyunuyla biçem ve içerik açısından derin bağlantılar kurmuştur. Filmin senaryosunda “Satıcının Ölümü” adlı tiyatro oyununu sergileyen çiftin yaşadıkları Arthur Miller’ın söz konusu eseriyle paralel bir şekilde ilerlemektedir.
Farhadi, “Satıcı” filmi ile 89. Akademi Ödülleri’nin Yabancı Dilde En İyi Film ödülünü ve Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo ödülünü kazanmıştır. Shahab Hosseini filmdeki başarılı performansı ile Cannes’da En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştır.
İçerik Özellikleri
Öykü
Rana ve Emad, Arthur Miller’ın “Satıcının Ölümü” adlı oyunun sahneleyen evli bir çifttir. Bu çiftin içinde yaşadığı binanın yan tarafında başlayan inşaat çalışmasından ötürü bina sarsılır ve hasar görür. Bu sebeple evden ayrılırlar ve tiyatrodan arkadaşları Babak’ın bulduğu bir eve yerleşirler. Bu yeni evin eski sahibi fahişelik yapan bir kadındır. Rana bir gün evde yalnız olduğu sırada eski ev sahibinin müşterilerinden birinin saldırısına uğrar. Bu olay Rana’da sessiz bir travma yaratırken, Emad’da ise intikam arzusunu körükler. Emad intikam arzusuyla saldırganı bulur ve ona zihinsel anlamda büyük bir tahribat verir. Bu tahribat saldırganın kalp krizi yaşamasına sebep olur. Tüm bunlara şahit olan Rana ve Emad çiftinin hayatı artık eskisi gibi değildir.
Filmin öyküsünde saldırganın kimliğine dair soru cevaplanmış olmasına rağmen finalde saldırganın sağlık durumunun ne olduğunu bilmediğimiz için öykünün açık uçlu olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte, öykünün merkezinde yaşadığı belirgin dönüşümler sebebiyle Emad karakterini görüyoruz. Anlatım biçimine baktığımızda ise öykünün doğrusal bir şekilde ilerlediğini söyleyebiliriz.
Olay Örgüsü
Rana ve Emad eski evlerinin hasar görmesi sebebiyle tiyatrodan arkadaşları Babak’ın onlara tavsiye ettiği yeni bir eve taşınırlar. Bu yeni evin eski sahibi fahişelik yapan bir kadındır ve eşyalarını evin bir odasında bırakmıştır. Rana ve Emad bu eşyaları odadan çıkarıp evin terasına taşırlar. Ertesi gün Rana banyodayken bir yabancı tarafından saldırıya uğrar ve komşuları tarafından hastaneye kaldırılır. Rana taburcu olduktan sonra eve dönerler. Emad saldırganın kamyonetini bulur binanın otoparkına park eder. Rana yaşadığı travma sonucu çalıştıkları oyundan çıkarılır. Emad evin eski sahibi hakkında bilgi vermediği için sahnede Babak’a hakaret eder ve tartışırlar. Bunun ardından Emad saldırganı aramaya koyulur. Kamyonetin plakasını araştırıp sahibini bulur. Aracın sahibi Majid isimli bir geçtir. Emad Majid’i bir iş aracılığıyla eski evlerine çağırır. Bu işe Majid yerine yaşlı kayınpederi gelir. Emad bu Yaşlı Adam’ı soruşturarak onun saldırgan olduğunu öğrenir. Yaşlı Adam’ı evin bir odasına kilitler ve oyunlarını sahnelemek üzere tiyatroya gider. Oyun bittikten sonra Emad Rana’yla birlikte eve geri döner. Yaşlı Adam kalp krizi geçirir. Emad adamın kamyonetinde bulduğu ilacı verir ve adam kendine gelir. Bu olayın ardından Yaşlı Adam’ın ailesi gelir. Emad Yaşlı Adam’ı tehdit eder ve odaya çağırarak ona bir tokat atar. Bu olayın etkisiyle adam tekrar fenalık geçirir ve merdivenlerden inerken tekrar kalp krizi geçirmeye başlar. Ardından ambulans gelir. Adamın bu sırada ölüp ölmediği belirsizdir. Film, Rana ve Emad’ın tekrar tiyatro kulisinde oldukları, yüzlerinde donuk bir ifadeyle sahne öncesi makyajlarının yapıldığı sahne ile son bulur.
Filmin olay örgüsü neden sonuç ilişkisi üzerine kurulmuştur. Her olay birbirini izleyecek şekilde organize edilmiştir. Olay örgüsündeki tek boşluk, Rana’nın tacize uğradığı sahnedir. Asghar Farhadi bu sahnede eksilti yapar. Olayın detaylarını diyaloglar aracılığıyla öğreniriz.
Tema
“Satıcı” filmi birden çok tema içermektedir. Bunlardan ilki Modernizm eleştirisine yöneliktir. “Modernleşme, geleneksel İran toplumunda hızlı ve kontrolsüz bir şekilde gerçekleşmiştir. Bu sebeple toplumsal sorunlar ortaya çıkmıştır.” Bu temayla ilgili Emad karakterinin şu sözleri oldukça önemlidir:
“Emad: Şehri ne hale getirdiler böyle… Keşke tümüyle yıkıp yeniden inşa edebilsek.” [1]
Emad’ın yıkmaktan kastettiği yalnızca binalar değil, kapitalizmin ve siyasal otoritenin yarattığı toplumsal atmosferdir. Bu atmosfer içerisinde sağlıklı bireylerin yetişmesi mümkün değildir. Bu bağlamda, Emad karakterinin öğrencisinin Dariush Mehrjui’nin Gaav filmi üzerine sorduğu bir soruya verdiği şu cevap oldukça önemlidir:
“Öğrenci: Hocam, bir insan nasıl ineğe dönüşebilir ki? Emad: Yavaş yavaş…”
Emad’ın verdiği bu cevap oldukça ironiktir. Çünkü Emad bu dönüşümü filmin içinde yavaş yavaş yaşamaktadır. Filmin başlarında modern değerleri sahiplenen biriyken, daha sonra ise -başına gelenlerden olaylar neticesinde- geleneksel ve ataerkil bir bakış açısına sahip olur. Bu durum bireyin toplumsal baskının altında ezilmesine dair bir örnektir.
Emad ve Rana’nın yaşadıkları olay sonucunda polise gitmemeleri üzerinden de bir temaya ulaşılabilir. Bu tema, “Adalet sisteminin doğru işlemediği toplumlarda insanlar kendi adaletlerini sağlamaya çalışırlar.” Şeklinde ifade edilebilir. Nitekim Emad karakteri de kendi adaletini sağlamayı tercih etmiş ve Yaşlı Adam’ı ölüme sürüklemiştir.
Filmde yer alan bir diğer tema ise Arthur Miller’ın Satıcının Ölümü adlı oyunundaki “Amerikan rüyasının çöküşü” temasıyla ilgilidir. Bu temanın filmdeki karşılığı ise “İran rüyasının çöküşü” olarak ifade edilebilir. Filmde bir grup insan tiyatro yapmaya çalışır. Fakat sansür ve diğer toplumsal koşullar buna engel olmaktadır.
Karakterler
Filmin merkezindeki karakterlerin birçoğu orta sınıfa mensup entelektüel insanlardır.
Filmin sonlarında ortaya çıkan Yaşlı Adam ve ailesi ise alt sınıfa mensuptur.
İki farklı sınıfa mensup bu karakterlerin ortak özellikleri ise aynı kötü toplumsal koşullar altında yaşamalarıdır. Dolayısıyla tüm karakterler toplumsal koşullar altında ezilen kurbanlar olarak görülebilir.
Rana (Taraneh Alidoosti): Oyunculuk yapan, orta sınıfa mensup evli bir kadındır. Toplumsal baskıya ve sansüre rağmen İran’da tiyatro yapacak kadar cesurdur. Başkalarının yaşam alanlarına saygılıdır. Yaşadığı travmatik olaya rağmen intikam almak istememiştir.
Emad (Shahab Hosseini): Öğretmenlik ve oyunculuk yapan, orta sınıfa mensup bir adamdır. Filmin başlarında komşularına, öğrencilerine ve yoldan geçen herhangi bir insana karşı duyarlılığı ön plana çıkarılmıştır. Bununla birlikte, modern bir dünya görüşüne sahip olduğu görülür. Emad aynı zamanda Arthur Miller’ın Satıcının Ölümü adlı oyunundaki Willy Loman karakterinin bu filmdeki soyut karşılığı olarak görülebilir. Çünkü Emad karakterinin bu filmdeki ölümü manevi anlamda bir ölümdür. Emad eşi Rana’nın saldırıya uğramasıyla geleneksel ve ataerkil bir bakış açısı ortaya koyar. Adalet yerine intikam ister. Filmin başlarındaki o duyarlı insandan eser kalmaz ve manevi anlamda öldüğü görülür.
Yaşlı Adam (Farid Sajjadi Hosseini): Alt sınıfa mensup, evli bir adamdır. Karısını aldatan ve para karşılığında fahişelerle birlikte olan, bir kadını savunmasız bir şekilde görünce kontrolünü kaybedip ona tecavüz edecek kadar erdem yoksunu bir karakterdir. Tüm bunlarla birlikte, ailesi tarafından çok sevilen, yaşlı olmasına rağmen onların geçimi için çalışan bir adamdır. Dolayısıyla içinde iki ayrı dünya barındıran bir karakterdir. Bu karakter, aynı zamanda Arthur Miller’ın Satıcının Ölümü adlı oyunundaki Willy Loman karakterinin bu filmdeki somut karşılığı olarak görülebilir. Çünkü filmin sonunda tıpkı Willy Loman gibi somut anlamda bir ölümle yüzleşir.
Çatışma
Filmin ilk sahnesinde ana çatışmanın ortaya çıkmaktadır. Rana ve Emad insanlara haber vermeden yapılan bir inşaat sayesinde yaşadıkları binadan ayrılmak zorunda kalırlar. Bu sahnede binanın temelini kazan araç kapitalist modern dünyanın temsili gibidir.
Yeni | Eski |
---|---|
Modern, kapitalist dünya | Toplum (Tüm karakterler) |
Filmdeki bir diğer çatışma ise Emad ve Rana karakterleri üzerinden yoğun bir şekilde işlenmiştir. Bu çatışma bireyin toplumla olan çatışmasıdır.
Birey | Toplum |
---|---|
Emad, Rana | Taksideki Kadın, Yaşlı Adam, Komşular, Babak |
Rana karakterinin yaşadığı olay sonrasında komşular tarafından Emad’a intikam alması yönünde baskı yapılır. Rana ise Yaşlı Adam’ı ilahi adalete teslim etmiştir. Çünkü beşerî adalet mekanizmasına güveni yoktur.
İntikam | İlahi Adalet |
---|---|
Emad, Komşular | Rana |
Filmin -çok belirgin olmamakla birlikte- karakter tasarımı düzleminde sınıf çatışmasının olduğunu söyleyebiliriz.
Orta Sınıf | Alt Sınıf |
---|---|
Rana, Emad ve diğer tiyatrocular | Yaşlı Adam ve ailesi |
Farklı sınıflardan olan bu insanların hayata bakış açısı anlamında da çatıştıklarını görüyoruz.
Modern Yaşam Tarzı | Geleneksel Yaşam Tarzı |
---|---|
Rana, Emad (daha sonra dönüşür) ve diğer tiyatrocular | Yaşlı Adam ve ailesi |
Biçem Özellikleri
Sinematografi
Asghar Farhadi’nin filmin ilk sahnesinde karanlık bir ortamda kamerayı Emad ve Rana’nın yatak odasının kapısına doğru konumlandırması oldukça önemli bir tercihtir.
Çünkü bu tercih seyirciyi bir röntgenci bakış açısında konumlandırır. Seyirci filmin geri kalanında bir çiftin özel yaşam alanına dahil olan bir yabancı gibidir.
Filmin başta giriş sahnesinde olmak üzere, birçok yerinde gerçekçi bir atmosfer yaratmak amacıyla devingen el kamerası kullanılmaktadır. Bazı sahnelerde ise kameranın sabit konumlandırılıp karakterlerin ruh halini veya gerilimi arttırdığını görüyoruz. Rana’nın kapıyı açık bıraktığı sahnede kameranın sabit konumlandırılarak yarattığı gerilim buna örnektir.
Filmin genelinde göğüs plan ve bel plan kullanılmıştır. Çekimler ise çoğu yerde göz hizasındadır. Emad’ın komşusunun Emad’ı dolduruşa getirdiği ve yine Emad ve Yaşlı Adam’la yüzleştiği sahnede ise alt açı ve üst açı tercihlerinin yapıldığı görülür. Bu şekilde Komşunun Emad üzerinde ve diğer sahnede de Emad’ın Yaşlı Adam üzerinde kurduğu hakimiyet gösterilmektedir.
Filmdeki gerçekçi yaklaşım ışıklandırmada da görülmektedir. Gündüz sahnelerinde gün ışığı, gece sahnelerinde ise sokak lambası ve ev içindeki lambalar kullanılmaktadır.
Filmin renk paletinde ise ağırlıklı olarak gri, beyaz ve soluk kırmızı renkleri hakimdir. Tiyatroda kullanılan ışıklar ise filmin içindeki bir oyun olduğu için özel bir ışıklandırmaya sahiptir.
Mizansen
“Satıcı” filminde ev, sokaklar, hastane ve okul, tiyatro gibi doğal mekân tercihleri yapılmıştır. Bu mekânların tasarımı filmin dramatik yapısını desteklemektedir. Özellikle Rana ve Emad’ın yaşadıkları eski binanın temelden sarsılıp duvarlarında ve pencerelerinde çatlakların oluşması filmin ana temasıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu binanın durumu kentsel dönüşüm ile modernleşmenin İran toplumuna yansımasını somut bir şekilde ortaya koymaktadır.
Mekânın karakterler arasındaki ilişkiye dair ipucu verdiği noktalardan da söz edebiliriz. Bunun en iyi örneği Emad ve Rana’nın yatak odasındaki belirgin çatlakta gizlidir.
Bu çatlak ilerleyen bölümlerde çiftin arasındaki problemlerin bir önsemesi olarak yorumlanabilir.
Filmde kullanılan dekorların da filmin ana temasıyla dolaylı olarak bir ilişki içinde olduğunu görmekteyiz.
“Emad’ın eve saldırgandan önce gelip onu beklediği sahnede evin odalarından birinde İsveçli usta yönetmen Ingmar Bergman’ın Utanç (Skammen, 1968) filminin bir posterinin bulunması dikkat çekicidir. Bir zamanlar müzisyen olan ve bir adada kendilerini her şeyden soyutlamış, yaklaşmakta olan savaşa kayıtsız kalarak geleceğe dair hayaller kurup rutin hayatlarına devam eden apolitik bir çiftin savaş esiri olarak alındıktan sonra geleceğe dair hayallerinin kayboluşunu, hiçliğe sürüklenmelerini, parçalanan ilişkilerini ve savaş sonrası ahlaki çöküş ile gelen utancı konu alan filmin afişinin Rana ve Emad’ın çökmek üzere olan evinde yer alması iki film ve karakterleri arasında bir bağlantı kurmamızı sağlar.” 2
Karakterlerin kostüm tasarımında da gerçekçi bir yaklaşım tercih edilmiştir. Emad, Rana ve arkadaşları daha modern kıyafetler giyerken, Yaşlı Adam ve ailesinin daha geleneksel kıyafetler giydiğini görüyoruz. Bu kostümler İran toplumunun genel yapısını ve karakterler arasındaki sınıfsal ayrımları göstermektedir. Tiyatro oyununda kullanılan kostümler de yine İran’ın toplumsal yapısına göre tasarlanmıştır. Filmin içindeki oyunda çıplak bir fahişeyi oynayan Sanam karakterinin çıplaklığı yansıtmak amacıyla kırmızı kıyafetler giymiş olması buna örnektir.
Filmin müziklerinde de diegetik olmayan müzik kullanımı hakimdir. Ağırlıklı olarak doğal ortam sesleri kullanılmaktadır. Sadece açılış ve final sahnesinde diegetik müzik kullanımı vardır.
Filmde profesyonel ve amatör oyuncular kullanılmıştır. Oyunculuk performansları doğaldır. Çocuk oyuncular dahi, dramatik yapıyı ve atmosferi destekleyecek bir şekilde gerçekçi performanslar sergilemektedirler. Filmdeki oyuncular aynı zamanda film içinde oyun oynayan oyunculardır. Dolayısıyla katmanlı bir oyunculuk performansı sergilemektedirler.
Kurgu
“Satıcı” filminin kurgusal zamanı yaşamın doğal akışına uygun bir şekilde, şimdiki zaman şeklinde ilerlemektedir. Filmin geçişlerinde ağırlıklı olarak kesmeler kullanılmıştır. Bu sayede kurgu kendini hissettirmemiş ve eylem kesintiye uğramamıştır.
Kurguda, filmin içindeki gerçek hayat ve filmde oynanan tiyatro oyununun gerçekliği arasındaki bağı ifade edebilmek için kurgu tekniklerinden faydalanıldığını görüyoruz. Bunun en belirgin örneği olarak final sahnesinde Emad’ın eski evin şartelini indirdiği sahneden tiyatro oyununun olduğu sahneye yapılan kesmede görüyoruz.
Emad’ın başka bir mekânda kapattığı şartel yapılan kesme aracılığıyla tiyatro oyunundaki ışığın kapanmasını sağlıyor. Bu da Satıcı filmi ve Satıcının Ölümü oyunu arasında kurulan ilişkiyi ortaya koyuyor.
Kesme dışında kullanılan geçişlerden bazıları zincirleme, kararma ve açılma efektleridir. Bu efektlerin film içindeki gerçek hayattan tiyatro oyununa geçişlerde kullanıldığını görüyoruz. Örneğin, tiyatro oyununun ilk gösteriminde kulisten tiyatro sahnesine geçişte zincirleme, Rana’nın sahneden ağlayıp kulise geçtiği sahnede kararma ve Emad’ın eski evden ayrılıp sahnede tabut içinde olduğu zamana ise açılma efekti kullanılarak geçiş yapılıyor.
Anlatı Yapısı
“Satıcı” filminin giriş (prolog) bölümünde Arthur Miller’ın Satıcının Ölümü adlı oyununun dekorları gösterilir.
Hemen ardından Emad ve Rana’nın yatak odasına geçilerek yaşadıkları binayı terk etmek zorunda kaldıkları gösterilir. Bu bölümde iddia edilen şudur: Bu film, Satıcının Ölümü adlı tiyatro oyunuyla biçem ve içerik açısından temas halindedir. Fakat bu filmin hikayesi İran’da yaşayan evli bir çifte aittir.
Görüldüğü üzere henüz giriş bölümünde karakterlerin hayatlarında bir değişiklik olur ve eyleme geçmek, evi terk etmek zorunda kalırlar. Bu ilk eylem Emad ve Rana’nın daha sonra yaşayacakları olayları tetikleyecektir. Bu durum Emad ve Rana’nın yatak odasındaki duvarda oluşan çatlak ile desteklenmiştir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Bir sonraki gün filmin ana karakterlerinin serimlenmektedir. Filmin sonlarına doğru büyük bir dönüşüm yaşayacağı için ağırlıklı olarak Emad karakteri üzerinde durulur. Emad bir okulda öğretmenlik yapmaktadır. Öğrencilerine faydalı olmak isteyen, duyarlı insandır. Aynı zamanda eşi Rana ile birlikte bir tiyatroda oyunculuk yapmaktadır. Emad ve Rana’nın yeni ev arayışlarına çözüm bulan kişi bu tiyatrodan arkadaşları olan Babak isimli karakter olur. Babak aracılığıyla ana karakterler için yeni bir macera başlar.
Emad ve Rana yeni evlerine taşınırlar. Bu noktada eski ev sahibi bir gizem unsuru olarak anlatıya dahil olur. Ahoo isimli bu kadın fahişelik yapmaktadır. Kendisi evden ayrılmıştır fakat eşyalarını almamıştır. Bu eşyalar eski ev sahibinin geçmişi gibidir. Bu geçmiş Ahoo’nun bir müşterisinin eve gelmesiyle Rana ve Emad’ın yakasına yapışır. Müşteri eve gelir ve Rana’ya tecavüz eder. Asghar Farhadi izleyicilere tecavüz sahnesini göstermez. Dolayısıyla filmin devamında saldırganın kimliği üzerine bir gizem doğar. Bu gizemi komşular tarafından baskı altına giren ve ataerkil bir insana dönüşen Emad karakteri çözecektir.
Emad, ipuçlarını takip ederek saldırgana ulaşır ve intikam almak adına suçluyu cezalandırmaya karar verir. Emad’ın adalet yerine bireysel intikam tercihi Tragedya türündeki trajik kahramanların eylemlerini andırmaktadır. Emad’ın saldırgana uygulamak istediği ceza, şiddetten ziyade İran toplumunda yıkıcı etkisi daha yüksek olan utandırma üzerinedir.
“Başlangıçta Emad’ın eşine yapılan saldırı için adalet arama ve intikam alma arzusuyla özdeşleşebilen seyirci için bu sahnede Emad’ın tacizin asıl mağduru Rana’nın hissettiklerini ve taleplerini yok sayarak cinsel saldırıyı kendi erkeklik onurunu kurtarma davası haline getirmesiyle bu özdeşleşme kırılmaya başlar. Diğer yandan failin hasta ve yaşlı bir adam olması seyirci de merhamet ve acıma duygusu uyandırarak klasik anlatı sinemasında seyircinin iyi karakterle özdeşleşerek kötü karakterin cezalandırmasıyla yaşayacağı katharsisin gerçekleşmesine engel olur.” 3
Emad Yaşlı Adam’ı ailesinin yanında utandırmaktan vazgeçer ve odaya çağırıp tokat atar. Bu durum Yaşlı Adam’ı utançtan kurtarmaz ve kalp krizi geçirmesine sebep olur. Ardından Yaşlı Adam ambulansla hastaneye götürülür. Yaşlı Adam’ın ölüp ölmediği belli değildir. Bu noktada Asghar Farhadi’nin filmin dramatik yapısını kesin bir çözüme kavuşturmadığını, dolayısıyla filmin açık uçlu bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Finalde ise Rana ve Emad’ı kuliste oyun için hazırlık yaparken görürüz. İkisi de hüzünlü bir şekilde aynadaki yansımalarına bakmaktadır. Hayatları tıpkı oynadıkları tiyatro oyunundaki gibi bir trajediye dönüşmüştür.
Tablo: 4. “Satıcı” Filminin anlatı biçemi tablosundaki yeri:
Klasik Anlatı | Modern Anlatı | |
---|---|---|
Biçem | Olay örgüsü öncelikli | Biçem Öncelikli |
Kurmaca boyutu | Tutarlı | Tutarlı |
Olay örgüsü | Neden-Sonuç üzerine (Boşluksuz) | Epizodik şekilde ama ilişkisel |
Kapalı öykü tipi | Açık sonlu ve yeni başlangıçlı (burgu sistem) | |
Karakter inşası | Psikolojik anlamda net ve belirgin biçimde | Psikolojik olarak tanımlanabilir ama karmaşık yapıda |
Eyleme dayalı ve hedefe yönelik | Bir duruma adapte olma; kendine ve başkalarına yönelik | |
Çatışma | Özgül ve dış dünya odaklı. Belirgin. | Yapısal: toplumsal ilişkiler odaklı. Belirsiz. |
KAYNAKÇA
- Farhadi, A. (Yöneten). (2016). Satıcı (Forushande) [Sinema Filmi].
- Günhan, M. (2019). İran Yeni Dalga Akımı Temelinde Asghar Farhadi Filmlerinin Analizi. Marmara Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü R.T.S. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. s.181
- Günhan, M. (2019). İran Yeni Dalga Akımı Temelinde Asghar Farhadi Filmlerinin Analizi. Marmara Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü R.T.S. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. s. 183