Öncelikle, hikaye yapısıyla ilgilenmeyi seven bir arkadaşım tavsiye etti
bu filmi. Ben de izledim fakat benim için sıkıcı bir filmdi. Sığ bir
yorum oldu ama gerçekten iki üç oturumda bitirebildim. Öncelikle
hikayede dönüşüm esastırcılardanım. Ama bu hikayede ana karakterin net
bir dönüşümünü görmedim. Hikaye esasında bir velayetin alınması, düzenin
bozulması ve eski düzene dönme istenci üzerinden ilerliyor. Daha
doğrusu iskelet bu, biz de ana karakterin başından geçenleri parça parça
görüyoruz. Biraz daha geniş bakabilmek için filme haşır neşir olmuş
birinin fikrini de merak ettim. Benim göremediğim bir şeyler var. Bu
biraz canımı sıktı. Sonuna kadar adamın bir şekilde o sert tutumunu
esnetmesini bekledim. Dönüşüm benim için o olacaktı. Fakat olmadı. Sizin
tarafınızdan da hikayeyi merak ettim.
merhabalar. şahsi düşüncelerim şu şekilde:
dönüşüm esaslı hikayeler aristo dramaturjisine kadar dayanıyor ve bu dramaturji bugün bile seyircide katharsis yaşatabiliyor. karakter bir sorun yaşar, bu sorunu çözer-çözemez ve dönüşür vesaire. sinemada bu yapıya klasik anlatı diyoruz. hikayeyi doğrusal bir şekilde anlatmak; giriş, gelişme ve sonuç.
Bu hikaye anlatma biçiminin dışında birçok çağdaş anlatı örneği var: doğrusal olmayan hikaye… Bu çağdaş anlatıların yapısı üzerine rus biçimcilerin fabula-syuzhet (fabula=öykü syuzhet=olay örgüsü) kavramlarına bakmak gerekiyor.
filmin senaryosuna gelecek olursak:
bir öykü var ve bu öyküdeki olaylar sırasıyla anlatılmıyor. olay örgüsü parçalanmış, zaman parçalanmış. dolayısıyla bu filmin öyküsünün çağdaş anlatıya uygun düştüğünü söyleyebiliriz.
Lee’nin hikayesi üzerinden gidelim:
Esas hikaye: Mutlu bir hayat sürdüren Lee korkunç bir hata yapar ve çocuklarının ölümüne sebep olur. Eşiyle ayrılır ve bir hademe olarak yaşamını sürdürür. – doğrusal olan
Filmin hikayeyi ele alış biçimi: Lee bir hademedir, zorunlu bir sebepten ötürü önceden büyük bir trajedi yaşadığı şehre geri dönmek zorunda kalır. Geçmişiyle tekrardan yüzleşir (flashback) ve buna dayanamayacağını anlayıp tekrardan hademeliğe döner. – doğrusal olmayan
Yönetmenin elindeki bu hikayeye yaklaşımını çok başarılı buluyorum.
Hikayeyi bir trajedinin yaşanacağı noktaya doğru taşımak yerine önceden yaşanan bir trajedinin etkisinin hala geçmediğini gösterebileceği bir yere doğru taşıyor. Bu yönüyle daha gerçekçi, daha etkileyici olduğunu düşünüyorum.
İster klasik, ister çağdaş fark etmez, her hikayenin referans noktası ‘gerçek hayat’ dediğimiz yer oluyor. Dolayısıyla hikayelerin gerçek hayatla ilişkilerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Klasik hikayelerde dönüşüm yaşanır ama çağdaş hikayelerde tekerrür vardır. Kapana sıkışmış insanlar, çözülmeyen sorunlar vardır. Bu filmde beni etkileyen şey de bu zaten. Gündelik işlerle meşgul bir hademenin sırtında taşıdığı trajedinin anlatışındaki bu naifliğe bakar mısınız? Olağanüstü.
Evet bir yerde sertliğin altında bir hikaye arama refleksi
oluşturuyor. O açıdan da evet iyiydi. Çağdaş anlatı hayatıdın gerçeğine,
klasik anlatı insanın hayattan beklediğine tekabül ediyor sanırım.
Esasında bir edebiyat metni okuduğumda beni de o gerçeklik hissi daha
çok çeker ama mevzu hikaye olduğunda, daha doğrusu yapısı olduğunda
ezberden çıkmak zorlaşıyor benim için. Bunu içselleştirmiş birine
sormaya ihtiyacım vardı. Çok teşekkür ediyorum vakit ayırıp böyle
açıklama yaptığınız için.
Fabula syuzhet üzerine de eğileceğim. Bana ödev çıktı 🙂
Merhaba,
Yazınızı okudum. Ben de hikayesini inceliyorum bu filmin ama filmle bu
kadar haşır neşir olmuş biriyle hikayeyi tartışmak isterim.
merhaba. tabi, tartışabiliriz.
Öncelikle, hikaye yapısıyla ilgilenmeyi seven bir arkadaşım tavsiye etti
bu filmi. Ben de izledim fakat benim için sıkıcı bir filmdi. Sığ bir
yorum oldu ama gerçekten iki üç oturumda bitirebildim. Öncelikle
hikayede dönüşüm esastırcılardanım. Ama bu hikayede ana karakterin net
bir dönüşümünü görmedim. Hikaye esasında bir velayetin alınması, düzenin
bozulması ve eski düzene dönme istenci üzerinden ilerliyor. Daha
doğrusu iskelet bu, biz de ana karakterin başından geçenleri parça parça
görüyoruz. Biraz daha geniş bakabilmek için filme haşır neşir olmuş
birinin fikrini de merak ettim. Benim göremediğim bir şeyler var. Bu
biraz canımı sıktı. Sonuna kadar adamın bir şekilde o sert tutumunu
esnetmesini bekledim. Dönüşüm benim için o olacaktı. Fakat olmadı. Sizin
tarafınızdan da hikayeyi merak ettim.
merhabalar. şahsi düşüncelerim şu şekilde:
dönüşüm esaslı hikayeler aristo dramaturjisine kadar dayanıyor ve bu dramaturji bugün bile seyircide katharsis yaşatabiliyor. karakter bir sorun yaşar, bu sorunu çözer-çözemez ve dönüşür vesaire. sinemada bu yapıya klasik anlatı diyoruz. hikayeyi doğrusal bir şekilde anlatmak; giriş, gelişme ve sonuç.
Bu hikaye anlatma biçiminin dışında birçok çağdaş anlatı örneği var: doğrusal olmayan hikaye… Bu çağdaş anlatıların yapısı üzerine rus biçimcilerin fabula-syuzhet (fabula=öykü syuzhet=olay örgüsü) kavramlarına bakmak gerekiyor.
filmin senaryosuna gelecek olursak:
bir öykü var ve bu öyküdeki olaylar sırasıyla anlatılmıyor. olay örgüsü parçalanmış, zaman parçalanmış. dolayısıyla bu filmin öyküsünün çağdaş anlatıya uygun düştüğünü söyleyebiliriz.
Lee’nin hikayesi üzerinden gidelim:
Esas hikaye: Mutlu bir hayat sürdüren Lee korkunç bir hata yapar ve çocuklarının ölümüne sebep olur. Eşiyle ayrılır ve bir hademe olarak yaşamını sürdürür. – doğrusal olan
Filmin hikayeyi ele alış biçimi: Lee bir hademedir, zorunlu bir sebepten ötürü önceden büyük bir trajedi yaşadığı şehre geri dönmek zorunda kalır. Geçmişiyle tekrardan yüzleşir (flashback) ve buna dayanamayacağını anlayıp tekrardan hademeliğe döner. – doğrusal olmayan
Yönetmenin elindeki bu hikayeye yaklaşımını çok başarılı buluyorum.
Hikayeyi bir trajedinin yaşanacağı noktaya doğru taşımak yerine önceden yaşanan bir trajedinin etkisinin hala geçmediğini gösterebileceği bir yere doğru taşıyor. Bu yönüyle daha gerçekçi, daha etkileyici olduğunu düşünüyorum.
İster klasik, ister çağdaş fark etmez, her hikayenin referans noktası ‘gerçek hayat’ dediğimiz yer oluyor. Dolayısıyla hikayelerin gerçek hayatla ilişkilerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Klasik hikayelerde dönüşüm yaşanır ama çağdaş hikayelerde tekerrür vardır. Kapana sıkışmış insanlar, çözülmeyen sorunlar vardır. Bu filmde beni etkileyen şey de bu zaten. Gündelik işlerle meşgul bir hademenin sırtında taşıdığı trajedinin anlatışındaki bu naifliğe bakar mısınız? Olağanüstü.
Evet bir yerde sertliğin altında bir hikaye arama refleksi
oluşturuyor. O açıdan da evet iyiydi. Çağdaş anlatı hayatıdın gerçeğine,
klasik anlatı insanın hayattan beklediğine tekabül ediyor sanırım.
Esasında bir edebiyat metni okuduğumda beni de o gerçeklik hissi daha
çok çeker ama mevzu hikaye olduğunda, daha doğrusu yapısı olduğunda
ezberden çıkmak zorlaşıyor benim için. Bunu içselleştirmiş birine
sormaya ihtiyacım vardı. Çok teşekkür ediyorum vakit ayırıp böyle
açıklama yaptığınız için.
Fabula syuzhet üzerine de eğileceğim. Bana ödev çıktı 🙂
Teşekkür ederim ilginiz için 🙂
ne demek:)
Çok güzel bir analiz olmuş elinize sağlık.
Emeğinize sağlık. Çok güzel bir derleme olmuş.
Teşekkürler
[…] https://www.vox.com/culture/2017/2/4/14489564/asghar-farhadi-oscars-separation-salesman https://www.nytimes.com/2011/12/30/movies/a-separation-directed-by-asghar-farhadi-review.html Bir Ayrılık (Jodaeiye Nader Az Simin) Film Analizi […]